Sektördeki Gelişme Eğilimleri ve Muhtemel Yansımalar

Sektördeki Gelişme Eğilimleri Ve Muhtemel Yansımalar:

Bunun için ana unsur jeotermal kanunu bunu takiben yenilenebilir enerjinin teşviği kanunu ve bu iki kanun çerçevesinde MTA’nın jeotermal aramaları kendi bütçesiyle yani kamu bütçesiyle yapıp sahalarda arama yapıp (jeoloji, jeofizik, jeokimya, sondaj, test) bunun neticesinde sahayı 30+10 yıllık süre için bünyesinde bir veya iki kuyu ile sahanın arama veya işletme ruhsatını özel sektöre devir satışı ile ilgili geliştirdiği model ile 2005 yılında

Türkiye’de 15 MWe olan elektrik kurulu gücü şu anda 1710 MWe’e çıkmıştır. Bu çok önemli bir strateji uygulaması, metot uygulaması ve başarı uygulamasıdır. Dünya bunu örnek almıştır.

Jeotermal elektrik potansiyelimizin tümüne yakınını kullanabilmemiz, değerlendirebilmemiz için aynı yöntemin devam ettirilerek ilave teşvik verilmesine gerek vardır. Bugün Almanyada jeotermal elektrik 25 € cent/kWh, Fransada 23 € cent/kWh iken Türkiye’de maksimum 8,6 $ cent/kWh eşdeğeri TL rakamı çok düşük kalmaktadır.

Türkiye’nin bunu en az %60 arttırması gerekmektedir. Çünkü jeotermal elektrik üretim santrallerinde işletmede dışa bağımlılık az ve üretim faktörü % 90-95’ler civarında çok yüksek değerdedir. Yani baz yük santralleridir.

Yaptığımız hesaplamalar neticesinde Türkiye’de kurulan bir jeotermal elektrik üretim santrali yatırımının dışa bağlı olan kısmının yani dövizle alınan kısmının geri ödemesi ithal doğalgaz ikamesine göre 3-4 yıl arasında olmaktadır. Onun için jeotermal yerli ve milli bir enerji kaynağıdır, yenilenebilir olduğu muhakkak ki doğrudur.
Geleceğe dönük beklentiler, güçlü ve zayıf taraflar, fırsatlar ve tehditler;
Geleceğe dönük beklentiler raporun içerisinde bulunmaktadır.
Güçlü yanları;
  1. yeni, yenilenebilir, sürdürülebilir, milli ve yerli, temiz bir enerji kaynağı olması,
  2. toplumsal kabulünün yüksek düzeyde olması ve sosyal desteğinin özellikle merkezi ısıtmada olması,
  3. elektrik üretim faktörünün % 90-95’ler boyutunda olması (baz yük olması),
  4. jeotermal enerjinin sadece elektrik değil buna entegre ısıtma, sera, soğutma, kaplıca, termal turizm, kimyasal madde vb.leri gibi kullanımlarının olması,
  5. Yaklaşık toplam 555 MWe jeotermal elektrik kurulu gücüne sahip olan Japonya’da 11 Mart 2011 tarihinde meydana gelmiş olan 9 büyüklüğündeki depremin ardından Sendai Şehri ve çevresinde yer alan ve toplam üretim kapasitesi yaklaşık 200 MWe civarında (Kuzey bölge) olan Jeotermal elektrik üretim santrallerinin (Matsukawa, Kakkonda, Mori, Yanaizu, Hachijojima, Onikobe, Uenotai, Onuma ve Sumikawa jeotermal elektrik santralleri) sadece depremin meydana gelmesinden sonra otomatik olarak kapandığını, ancak sonrasında depremden önceki kapasitede çalışmaya ve elektrik üretmeye devam ettiği öğrenilmiştir.
Bu durum bu büyüklükte bir depremin ardından bile jeotermal elektrik üretim santrallerinin ve de bu çerçevede jeotermal uygulamaların ne kadar güvenilir ve sürdürülebilir olduğunu göstermiştir.

Ayrıca, Japonya Institute for Geosources and Environment yetkilisi ve aynı zamanda International Geothermal Association (IGA) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Kasumi Yasukawa’nın 07.07.2011 tarihinde BBC News’e verdiği beyanata göre şu anda Japonya’nın elektrik tüketiminde jeotermalin payı % 0,3’tür.
Japonya devleti jeotermalin elektrik tüketimine katkısını % 10’a çıkarmaya karar vermiş durumdadır. Dolayısıyla bunun anlamı Japonya’nın jeotermal elektrik kurulu gücü 28000 MWe civarına ulaşacaktır. Japonya’nın nükleere ikame alternatif olarak seçtiği yenilenebilir enerjilerden en önemlisinin jeotermal olduğu anlaşılmaktadır.
Zayıf yanları;
  1. jeotermal kanun ve yönetmelikteki bazı aksaklıklar,
  2. Türkiye’nin, bazı Dünya ülkelerinin ve Avrupa Birliği ülkelerinin uygulamış olduğu teşvikleri jeotermal elektrik üretiminde az, jeotermal ısıtmada ise hiç uygulamaması,
  3. Doğalgazın Türkiye’nin birçok yerine getirilmiş olması ve devletin bunu reel fiyatların altından (yaklaşık %70 sübvansiyon) satmış olması yani halka ısıtma için daha ucuza satmış olması nedeni ile jeotermal merkezi ısıtmanın önünde bir engel olarak görülmektedir. Buna rağmen mevcut jeotermal ısıtma sistemleri doğalgaza göre %60-70 oranında daha ucuzdur.
Reel doğalgaz fiyatları olduğu taktirde jeotermal merkezi ısıtma yatırımları çok çok cazip olacaktır. Dolayısıyla jeotermal merkezi ısıtma yatırımlarına da teşvik uygulanması şarttır. Merkezi ısıtmada yatırım döneminde teşvik gereklidir. Bunun için Almanya, İtalya teşvik uygulamaktadır. Almanya yatırımın bir kısmını hibe etmektedir (500.000 Euro gibi). İtalya üretilen her bir kWh ısı için 1 € cent prim ödemektedir.
  1. Jeotermal aramalarda büyük risk taşıyan derin kuyuların delinmesi, yapılması sırasında ortaya çıkacak jeolojik riske (mining risk) karşılık Dünya Bankası TKB tarafından planlanan risk sigortası sistemi uygulanmış ve kısmen başarılı olmuştur. Bunun yerine sigorta şirketlerinin geliştireceği bir sigorta sistemine ihtiyaç vardır. Almanya’da büyük bir sigorta şirketi bu konuda çalışmaktadır. Türkiye’de de devletin kuyu risk sigortası ile ilgili olarak ilgili kuruluşları yönlendirmesinde ve tavsiyelerde bulunmasında yarar görünmektedir.
TAVSİYELER;
  1. Türkiye’de jeotermal sahalarda yapılan aramalar, açılan kuyulardan elde edilen bilgileri içeren bir bilgi sistemi mevcut değildir. Bu bilgi sisteminin kurulmasında yarar vardır.
  2. Türkiye Petrollerinin petrol amaçlı açtığı derin kuyularda sıcaklıklar, su değerleri ve jeotermale yönelik formasyonlarla ilgili bilgiler bulunmaktadır. Türkiye Petrollerinin bu bilgileri jeotermal sektörüne açması lazımdır.
  3. Sorunlar bünyesinde yukarıda anlatıldığı gibi jeotermal elektriğe az teşvik uygulanmakta, jeotermal ısıtmaya ise hiç teşvik uygulanmamaktadır. Jeotermal sera yatırımlarına T.C. Tarım Bakanlığının uyguladığı yatırım desteği gibi bazı teşvikler vardır (Ziraat Bankasının müspet kredi desteği). Bunun çok faydası görülmüştür, buna benzer desteğin jeotermal merkezi ısıtmalara uygulanması şarttır. Bu desteği uygulayacak olan kuruluşta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Dünya Bankası-IFC, İller Bankası vb. olmalıdır.
  4. 5686 numaralı kanun gereğince MTA’nın şu anda uyguladığı jeotermal sahaların jeolojik aranması, jeofizik, sondaj, test gibi jeotermal saha ile ilgili jeolojik risk, mining riskin halen olduğu gibi MTA, yani devlet tarafından alınması sisteminin uygulanmasında yarar vardır. Bu uygulamaya daha da derinleştirilerek devam edilmelidir.
JEOTERMAL MERKEZİ ISITMA SİSTEMİ YATIRIMLARININ GERÇEKLEŞMESİ İÇİN;
  1. Alternatif A); Özel sektörün Belediyelerle ortaklık kurarak (%30 Özel sektör + %70 Valilik, Belediye veya Şirketleri gibi) jeotermal merkezi ısıtma sistemleri kurması ile ilgili hukuki altyapısı ve yasal düzenlemeler yapılmalı ve teşvik edilmelidir.
Alternatif B); veya bu oran %50-%50 olabilir.
Alternatif C); Jeotermalin de teşvik edildiği yenilenebilir enerji yasasının 7. maddesinde Valilik ve Belediyeler jeotermal merkezi ısıtma sistemi kurulmasını esas alır, öncelik verir anlamındaki ifadeye karşın Valilik ve Belediyelerin jeotermal sahaları bulunmamaktadır.

Bu kanunla Valilik ve Belediyelere verilen görevin bir bacağının eksik kalması anlamına gelir. Çünkü jeotermal merkezi ısıtma uygulamak için bir jeotermal sahaya sahip olunacak, bir de şehire, pazara yani ısıtılacak mahale sahip olunacaktır.

Dolayısıyla yeni jeotermal yasasında yapılacak değişiklikle jeotermal merkezi ısıtma için şehirlere yakın mesafede (20 km) bulunan jeotermal sahalarda ısıtmaya yönelik jeotermal saha ruhsatlarında Valilik ve Belediyelere bir öncelik verilmelidir. Yakın mesafeden kasıt 20 km. olabilir. Böyle bir uygulama yapıldığı taktirde jeotermal merkezi ısıtma yatırımları hız kazanır, doğalgaz tasarrufu yapılır, çevreci bir yatırım olur, halk ucuza ısınır.

6)   Bugün Türkiye’deki ısıtma uygulamalarında jeotermal merkezi ısıtma maliyeti doğalgaza göre % 60-70 oranında daha ucuzdur. Yani halkın yararınadır, tasarruf edilecek doğalgaz ise elektrik üretiminde ve sanayide kullanılmalıdır çünkü jeotermal ısı potansiyelimiz 107000 MWt civarındadır yani potansiyel olarak 13 Milyon konutu ısıtacak bir büyüklüktedir. Bu Jeotermal potansiyelimizin büyük kısmı ısıtma yapılmasına daha uygun sıcaklıktadır.

7)  Türkiye jeotermal sera uygulamalarında yapmış olduğu teşvik sayesinde bugün dünya lideri olmuş ve yaklaşık 10.400 dönüm jeotermal seraya sahip olmuştur. Bunun önünde teknik engel değil, pazar engeli bulunmaktadır. Bizim hidrotermal jeotermal ısı potansiyelimizde sera için 100 bin dönüme kadar yetecek büyüklüktedir. Dolayısıyla, üretilecek ürünün pazarı mümkün ise jeotermal sera kurmak için jeotermal ısı potansiyelimizle ilgili bir engel yoktur.

8) Termal turizm, kaplıca tesislerine jeotermal su satışında devlet hakkı olarak cironun %1’i alınmaktadır. Bu büyük otellerin yanında küçük kaplıcaların bulunduğu yerler için fahiş rakamlara ve mantıksız duruma sebebiyet vermektedir.Bunun yerine o tesislerin kullandığı jeotermal suyun sıcaklığına ve debisine bağlı olarak bir formül geliştirilerek m3 başına bir ücretlendirme yapılması (Oteli olmayan küçük işletmeler, kaplıcalar için ücretsiz verilmesi) için kanunda ve yönetmelikte değişiklik yapılması şarttır.

9) TOKİ yeni kuracağı yerleşim yerlerinde ve/veya kentsel dönüşüm çerçevesinde teknik ve ekonomik mesafede jeotermal kaynak var ise ısıtma-soğutma uygulamasının yapılmasını göz önüne almalı ve tercih etmelidir.

10) 1974 yılında ABD’de başlayan kızgın kuru kaya (HDR), sonradan adı Engineered Geothermal System, sonradan Enhanced Geothermal System (EGS) olarak tanımlanan 3-5 km. derinlikteki sıcak kuru kayaçların veya kısmen akışkan içeren, kayaçların permeabilitenin gelişmediği yerlerde o derinlikteki kayaçlara sondaj yoluyla oralarda kimyasal ve hidrotermal fracturing yapılarak, stimülasyon yapılarak oralara su (veya gaz) enjekte edip oradaki ısı enerjisini alıp yukarıda elektriğe ve entegre ısıtmaya dönüştürme projesi Fransa, Almanya, Amerika, Avusturalya, İngiltere, Çin ve Japonya’da kısmen uygulanmaktadır.

EGS/HDR’de ki teknik potansiyelimizin 3-5 km derinlikte 400.000 MWe’ın üzerinde olacağını hesap ve tahmin ediyoruz. Bu yeni teknolojiyi uygulamak için devletin, MTA’nın ilk birkaç örnek uygulamayı yaptıktan sonra özel sektör için özel teşvik uygulaması, jeolojik ve teknolojik riski alması gerekmektedir.
 
Türkiye'nin 2030 yılı tahmini hedeflerine baktığımız zaman;
Jeotermal elektrikte 3000 MWe, Jeotermal ısıtmada 500.000 konut eşdeğeri 5000 MWt, sera ısıtmasında 24.000 dönüm (5600 MWt), kurutmada 300.000 ton/yıl (80 MWt), termal turizmde 520 adet kaplıca eşdeğeri (1650 MWt), soğutmada 20.000 konut eşdeğeri (350 MWt), Balıkçılık ve diğer kullanımlar (mineral eldesi vb.) 400 MWt gibi hedeflerimiz bulunmaktadır.
 
Jeotermal elektrik üretimi, ısıtma (konut, termal tesis vb.), termal turizm (kaplıca), seracılık, kurutma, balıkçılık vb. uygulamaların 2030 yılı hedeflerine ulaşıldığı taktirde yaratacağı doğrudan ve dolaylı istihdam 420.000 kişidir.
 
Jeotermal elektrik üretimi ve jeotermal ısı kullanımında 2030 yılı hedeflerine ulaşılması için gerekli olan ilave yatırım farkı 10 Milyar 370 Milyon ABD dolarıdır. Bunun karşılığında yaratılacak ekonomik büyüklük 470 Milyar TL/yıl’dır.
(Nisan 2024’e göre)